DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TV100’de katıldığı “Pazar Siyaseti” programında gazeteci Talat Atilla’nın sorularını yanıtladı. Programda Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 78 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan yangın da gündeme geldi. Babacan, yangınla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenerek, “Bugünden sonra tedbir almamanın sorumluluğu Sayın Erdoğan'dadır” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanı Olsam Devlet Denetleme Kurulunu Harekete Geçirirdim”

Babacan, yangınla ilgili yapılması gerekenler konusunda, “Ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olsam, Devlet Denetleme Kurulunu toplar, yeni bir sistem oluştururdum” diyerek şu sözleri dile getirdi:

“Rapordan çıkan sonuçları uzman bir heyete aktarır, akademisyenler ve teknisyenlerle birlikte çalışarak yeni bir denetim ve yaptırım sistemi oluştururdum. Bu işler ancak bu şekilde çözülür. Bugünden itibaren önlem alınmazsa, bunun tüm sorumluluğu Cumhurbaşkanı'na aittir.”

“Sistemi Düzeltmek Cumhurbaşkanlığı Yetkisindedir”

2017 Anayasa değişikliğiyle birlikte Bakanlar Kurulu sisteminin kaldırıldığını hatırlatan Babacan, yetkilerin büyük ölçüde Cumhurbaşkanlığı'nda toplandığını ifade ederek şunları söyledi:

“Bugünkü sistemde, tüm icra yetkisi Cumhurbaşkanı'nın elindedir. Bakanlar, Cumhurbaşkanı'nın atadığı birer bürokrattan ibarettir. Halkın karşısına çıkıp hesap veren, taahhütlerde bulunan bir yapı yok. Bu nedenle alınmayan her tedbirin sorumluluğu doğrudan Cumhurbaşkanı'na aittir.”

“Dürüstçe Siyaset Yapmak Gerekir”

Programın devamında Babacan, halası Hatice Babacan’a yönelik çıkan yalan haberler ve geçmişte yapılan iftiralarla ilgili sert eleştirilerde bulundu. Babacan, “Hatice Babacan bu ülkede başörtüsü mücadelesinin öncüsüdür” diyerek, “Bu yapılanlar ne adalet, ne de dürüstlükle bağdaşır” ifadelerini kullandı.

“İktidar olmak için dürüst olmayan yöntemlere başvuruluyor. Bu vebalin hesabı hem bu dünyada hem ahirette sorulacaktır. İktidar olacaksan, doğruları söyleyerek iktidar ol. Niye aldatıyorsun ki?”

“Uluslararası Davetler Tesadüf Değil”

Babacan, uluslararası toplantılarda sık sık konuşmacı olarak davet edilmesinin sebebine ilişkin ise şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye’yi ve dünyayı iyi bilen insanlar bulmak kolay değil. Davos’tan Oxford’a, Çin’den St. Petersburg’a kadar farklı yerlerden davet edilmemin sebebi, yaptığımız işlerin kalitesidir. Beni dinlemek istemelerinin nedeni, geçmişte ortaya koyduğumuz başarı hikâyeleridir.”

Babacan, kendisine yönelik “Batı’nın adamı” eleştirilerine de değinerek, “Batı’nın adamı olsam, Çinliler ve Ruslar neden beni davet etsin? Bu tamamen gerçek dışı bir söylem” ifadelerini kullandı.